Bisikletin kalitesini bir bütün olarak ele almak yerine neden kadro kalitesine daha önem vermeliyiz peki? Teorik olarak kabul gören ve pratikte de ispatlanmış bir gerçek var ki; bisiklet sizin için bir heves değilse ve gerçek bir tutku/uğraş ise kısa, orta ya da uzun vadede bisikletinizi kişiselleştireceksiniz. Yani üzerindeki parçaları revize edeceksiniz ve her revize ettiğiniz parçanın kalitesi yükselecek. Ve bir gün bakacaksınız ki tek değişmeyen parça kadro! İşte bu sebepten ötürü kadro kalitesini baz alarak alacağınız bir bisiklet uzun vadeli düşünerek geleceğe yapılmış yatırım gibidir bir pedalşör için!
Önce bisikletinizi nerede, nasıl şartlarda kullanacağınızı ardından bütçenizi belirleyin. Hemen akabinde hangi markanın daha kaliteli kadrolar ürettiğine, kadrolar hakkında kullanıcı yorumlarına, varsa şikâyetlere bir göz atın. Eğer ilk bisikletinizi alacaksanız emin olun ki aktarıcının Altus mu yoksa Deore mi, fren kollarının Avid mi ya da Shimano mu olması size bir şey ifade etmez. Ama kadronuzun sağlamlığı çok şey ifade eder. Kadro kalitesinin önemi tüm bisiklet türleri için geçerlidir. İster dağ bisikleti alın, ister şehir veya yarış bisikleti. Burada bir parantez açalım; alacağınız bisiklet yarış bisikleti ise ve performans odaklı bir sürücü isek kadromuzun hafifliği, kalitesi ile beraber büyük önem teşkil eder.
Peki, bir kadronun kaliteli bir kadro olduğunu nasıl anlarız? İyi bir kadroda olması gereken en önemli özellikler sertlik, sağlamlık ve hafifliktir. Estetik açıdan ele alırsak görsellik de işin içine girer. Kadrolar kendi içerisinde çelik, chromoly, alüminyum, karbon ve titanyum olmak üzere 5 gruba ayrılır. Piyasalara çelik, alüminyum ve karbon kadrolar hakim iken chromoly ve titanyum kadrolar daha seyrek görülmektedir. Gelin malzemelerine göre kadrolara kısa ve öz bir şekilde göz atalım.