TENİSİN EN’LERİ

TENİSİN EN’LERİ

Antik Roma döneminde elle, 1800’lü yıllarda ise İngiltere’de raketle oynanmaya başlanan tenis, bugün Grand Slam turnuvaları olarak adlandırılan; Fransa, Amerika ve Avustralya Açık ve İngiltere Wimbledon Tenis Turnuvaları gibi ünlü turnuvalarla milyonları kortlara ve ekran başına topluyor.

Eskiden kortların sadece özel spor kulüplerinde bulunması ve raketlerin pahalılığı nedeniyle “zengin sporu” olarak bilinen tenis sporu, bugün pek çok ilde, özellikle belediyelerin katkısıyla halka açık tenis kortlarının sayısının artması ve malzeme fiyatlarının çeşitlenmesi nedeniyle büyük-küçük herkesin zevkle oynadığı bir spor haline geldi.

İşte dünden bugüne pek çok kişinin severek yaptığı tenis sporunun çeşitli müsabakalarda boy göstermiş en iyi tenisçileri ve turnuvalardaki en unutulmaz anları…

Efsane Sporcular, Tenisin En’leri

Tenis dendiğinde akla ilk gelen isim; hiç kuşkusuz Martina Navratilova… Tenis tarihinin en eski ve kazanılması en önemli olan Wimbledon Tenis Turnuvası’nda tam 9 kez kupayı kaldıran Çek asıllı Amerikalı tenisçi Martina Navratilova’nın rekoru, uzun süre geçilebilecek gibi durmuyor.

Aynı yıl hem 4 büyük turnuvayı, hem de 4 yılda bir yapılan olimpiyatları kazanan oyuncuların kazandığı Golden Grand Slam unvanı bugün halen 1988 yılında kazandığı 5 kupa ile Alman Steffi Graf’a ait bulunuyor.

Tek erkeklerde 70 li yılların unutulmaz tenisçisi İngiliz Jimmy Connor’ın aldığı 1253 galibiyet hala kırılamıyor. Onu 1080 galibiyetle Roger Federer takip ediyor. Kadınlarda ise 32 Grand Slam finali ve 1442 galibiyet ile rekor Martina Navratilova’nın. Ancak dünya sıralamasında birincilik 24 Grand Slam ile Margaret Court’un…

Günümüzde ise seyredilmesi tadından yenmeyen iki oyuncu ise; Roger Federer ve Rafael Nadal… Özellikle iki rakibin karşı karşıya geldikleri maçlar izlenme rekorları kırıyor.

Unutulmaz Anlar

–Tenis sporu tarihine geçmiş en unutulmaz anların başında; 1993 yılında Almanya’da oyun arasında sandalyesinde oturan Monica Seles’in bıçaklanması geliyor. Bir Steffi Graf fanatiği tarafından herkesin gözü önünde bıçaklanan ve kariyeri büyük sekteye uğrayan Seles, olaydan sonra uzun süre korkusundan kortlara çıkamıyor ve üzüntüden kanser olan babasını kaybediyor.

-2010 yılında Wimbledon’da ve John İsner arasında oynanan ve tam 3 gün ve 11 saatte tamamlanan maç ise tenis tarihinin en uzun oynanan maçı oluyor ve oyunculara maç sonunda özel bir ödül veriliyor.

-Fransa Açık Tenis Turnuvasında Novak Djokovic’in yağmur altında kort kenarında beklerken kendisine şemsiye tutan görevli çocuğun elinden şemsiyeyi alıp yanına oturtması ve meyve suyunu ona vermesi ise sosyal medyada bugüne kadar en çok paylaşılan görüntülerden birisi oluyor.

-Çok başarılı bir sporcu olmasa da sevimliliği ile seyircilerin çok sevdiği Andre Agassi’nin vedası, en hüzünlü veda oluyor. Maç sonunda mikrofonu eline alan Agassi ağlamaktan neredeyse konuşamayınca, aralarında ünlü tenisçilerin ve eşi Steffi Graf’ın da bulunduğu bütün seyirciler ayağa kalkarak bu vedayı selamlıyor.

-Tek erkeklerde 17 yaşında Grand Slam yaparak bugüne kadar en genç şampiyon olan Alman Boris Becker bu unvanı hala elinde bulunduruyor.

-Maria Sharapova’nın çığlıkları, Gabriela Sabatini’nin her maçta mutlaka bacak arasında geçirerek karşıladığı servisler, Samantha Stosur’un maç sonunda raketini yere vurarak tamamen parçalaması, Serena Williams’ın hakemlere ettiği küfür ve Martina Higgins’in rakibi Steffi Graf’ın sahasına girerek ceza puanı alması ve maçı kaybetmesi ise diğer unutulmaz anlar arasındaki yerini alıyor.


Sağlıkla ve sporla kalın!